"Yedinci İklim"e Bakalım mı ?

Beyler bayanlar selamlar. Şöyle sayfayı aşağı indiripte off ulan en saçmalamış bu yine uzun uzun deyip kapatmayın lütfen, çünkü efsane bir kitapla geldim bugün. Gazeteci-Yazar: Mustafa UZUN yazmış kitabı. Üşenmemiş Yedi İklim gezmiş, ismini bilmediğimiz sayısızca ülkelere varmış ve burda gördüklerini, yaşadıklarını, gittiği yerin ortamını ve kültürünü bize aktarmış. Kitabın ismi "Yedinci İklim"...Ben bu kitabı aldığımda kendisine imzalatma fırsatı bulmuştum, her neyse kitaba geçelim. Mustafa abi, Yedinci İklim'de gittiği ülkelerde müslümanların konumunu ele almış, ne acayiptir ki belki ismini bile hiç duymadığımız bu ülkelerin bir çoğu eskiden hep bizim topraklarımızmış. Mesela; Trinidad & Tobago, Mayotte, Honduras, Sierra Leone, Guyana ve bunun gibi adı garip olan bir çok ülkeden bahsediyor. Elinize alıp kurcaladığınız da kitap size biraz karışık ve yorucu gibi görünebilir ama aslında öyle değil. Her ülkenin hikayesinde yer alan, kitabın baş rol karakterlerinden olan kötü kalpli bir canavar anlatılıyor ana tema olarak. "BATI"... Yıllardan beri yaptığı kan emiciliği, bir de oraya gitmiş bir insandan ve yerli halk tarafından ona aktarılan hikayelerden okuyor dinliyoruz. Yani her şey birinci ağızdan... Dünyanın her yerinde o kadar gariban ki müslümanlar hemen hemen her satırında içinde bulunduğunuz duruma şükrediyorsunuz ve bakıp görüyorsunuz ki dünyanın bir ucunda sizi bilen, ülkenizi, devletinizi tanıyan ve sizden bir el bekleyen binlerce kardeşleriniz var. Bazı sayfalar alıp sizi Maldivler'e götürüyor ve şaşırıyorsunuz çünkü bambaşka bir manevi ortamı var o tatil yeri olarak bildiğimiz yerlerde, bazen de adını Survivor'da duyduğunuz Panama sahillerine iniyorsunuz; yarışma programlarında görünenden bambaşka... En çok Afrika'ya vardığınızda ürperiyor tüyleriniz; sokakta gezen çırıl çıplak insanlar, bir yudum suya hasret kalmış çocuklar ve bir lokma ekmeğe muhtaç.

Dünyanın en bereketli topraklarında insanlar açlıktan ölüyorlar.
Dünyanın en zengin madenlerinin olduğu topraklarda, insanlar alabildiğince fakirler.
Dünyanın en güzel topraklarında insanlar sömürünün, emperyalizmin ve beyaz Avrupalıların insafsızlığı altında eziliyorlar.
Dünyanın bir ucunda insanlar uyutuluyorlar.
Ve binlerce insanı uyandırmak için uyanık olan bir kişiyi yetiştirmek zorundayız vesselam.

Deniyor...

Yanlış anlaşılmasın, bu yazılan şeyler batıda yaşayan insanları, onların geleneklerini ve inandıkları dinleri, inançları karalama politikası değil. Ama maalesef geçmişe dönüp baktığımız da şu an medeniyetler abidesi olarak görünen Batının bu konuma nasıl geldiğine tarih sayesinde hepimiz tanık oluyoruz. Selçuklu'dan bu yana dünyaya hükmeden Türkler aslında müslümanlığın da sembolüydü. En bildiğimiz Kudüs'ten en bilmediğimiz yukarıda sayılan ülkelerin hepsine, Allah'ın adaleti götürülüyordu. Refahın, bilimin, sanatın ve edebiyatın kalbini besleyen damarlar gibiydik fakat yıllar sonra ve hatta şu anda bile batı; tarihin intikamını almaktan vazgeçmiyor, batının bizden almak istediği intikamı kan dökerek aldığına şahid oluyoruz hepimiz. Sadece görünen ışıltılı dünyaların aslında bir de karanlık ve korkutucu taraflarının da görülmesi gerektiğini düşünüyorum ben... Her neyse...

Çokta fazla uzatmak istemiyorum aslında, Mustafa Bey genel olarak girdiği her yere üstüne basa basa bir pasaportla girdiğini söylüyor, bunu ben de belirtmeden geçmek istemiyorum. Pasaportun ismi "SELAMUN ALEYKUM PASAPORTU"

Girdiği her yere selam yayarak giren yazar kitabın içinde bir tane de filmden bahsetmiş. "İnto the Wild"
Bu filmin, Amerikan aile sistemini yerin dibine soktuğundan bahsediyor Mustafa abi ve Canın cehenneme Sam amca, canın cehenneme savaşlarda bize unutturulan insanlık diyor. 100 yıldır bize yutturulmaya çalışılan Amerikan sistemi, Amerikan ailesi, Amerikan adaleti, Amerikan eğitimi... Hepinizin canı cehenneme...

Filmi ben de izledim fakat filmle ilgili blogta ayrı bir yazı açmayı düşünüyorum ama genel olarak beğendiğim bir filmdi.. Her neyse sanırım yazacaklarım bu kadar. Daha çok görüşeceğiz gibi duruyor, sizi sevdiğim için böyle şeyleri paylaşıyorum biliyorsunuz değil mi ? Hem hoşuma da gidiyor yani. O halde kitaptaki gibi bitiriyorum ben de bu yazıyı...

Sahi ! Bu dünyaya söyleyecek sözümüz var mı ?
Biz bu dünyaya ne söylüyoruz ?

Yusuf Cihan