Musa Kardeşler - Müslüman Bilim Adamları#1



   Selamun aleykum kardeşlerim. Bloğa yeni bir kategori kazandırmak istedim "Müslüman Bilim Adamları".. Zaman zaman bu kategori altında kendi bilim insanlarımızla ilgili yaptığım araştırmaları paylaşacağım. Ben bir insanın bir şeyi öğrettikçe, daha iyi öğreneceğini düşünüyorum. En azından kendim için bu gerçekten böyle. Öğrendiğim yeni şeyleri her an çevremdeki insanlara anlatmam mümkün değil, söz uçar yazı kalır misali buraya yazarsam hem siz için hem de benim için faydalı olur diye düşündüm. Allah pişman etmesin... Bu kategoriyi seçmemin sebebi biraz da kendi genel görüşlerimizle alakalı, son yıllarda bilimsel aşamada yol kat etmiş bir çok topluma ağzı açık şekilde bakıyoruz. Takdir etmemek mümkün değil fakat kendi açımızdan iş biraz daha ilerlediğinde bu farklı bir boyuta dönüşüyor diye düşünüyorum. Evrile evrile gelen süreçte öz eleştiri boyutunu aşıp, dinimize olan terör algısından dolayı hem dinimize, hem de geçmişimize edilen lafların hakaret boyutuna ulaştığını görüyorum. Lakin eksiğimizin sadece veryansın etmekten öteye gitmediğini dillendiren insanların sayısı bir avuç. Oysa geriye dönüp bakıldığında mezopotamya insanının ve İslam alimlerinin bilime olan katkısını küçümsemek mümkün değil. Necmettin Erbakan hocanın dediği üzere de "bilim + din = gerçek" demektir. Bunun ne demek olduğunu anlamak için, İslam alimlerinin anlaşılabilmesi ve gerçekten geri dönüp bakıldığında; bu şahsiyetlerin bu işleri nasıl yapabildiğini görmek gerekir. Bu sebeptendir bu kategoriyi seçtim.
   Çok fazla uzatmadan kategorimizin ilk bilim insanlarını tanıyalım o halde... "Musa Kardeşler"
Bu abilerimiz Abbasi halifesi Me'mun döneminde yaşamış olan Ahmed, Hasan ve Muhammed ismindeki kardeşler. Sanırım 800'lü senelere denk geliyor hayatları. Musa kardeşler denmesinin sebebi babalarının isminin Musa olmasından kaynaklanıyor. Babaları vefat edince Halife Me'mun tarafından görevlendirilen bir alim eliyle yetiştirilmeye başlıyorlar. Hikayeleri; Bağdat'ta ki ilim akademisine gönderilmeleriyle birlikte başlıyor.
Burada matematik, mekanik, geometri, fizik ve astronomi alanında ciddi eğitimler alıyorlar. Aralarında en büyükleri; bizim de ağabeyimiz olan Muhammed; astronomi alanında inanılmaz gelişmelerin altına adını bırakıyor. Bunun yanında fen bilimleri ve mekanik hakkında sürekli ileri adım atarak devam ediyor fakat bu da tatmin etmiyor kendisini... Diğer tüm ilimlere de hakim olana dek okuyup araştırmaya devam ediyor ve kendisine "Hakimi Beni Musa" denmeye başlıyor. Tüm ilimlere hakim olan...
Ortanca kardeş olan Ahmed ağabeyimiz ise mekaniğe inanılmaz merak salmış bir adam. Öyle ki torna tezgahları yapmaya başlıyor ve 800'lü yıllarda o dönemin ilk makinaşlamasını sağlıyor diyebiliriz. İlk adını duyurduğu dönemler; büyük bakır saatlerinin yapımını başarıyla bitirmesinden sonra başlıyor. Aynı zamanda, o devirde önemli geçim kaynağı olan tarım konusunda da ileri bir adım atmayı planlayarak; tarlada sulama yapılırken, belirlenen sulama miktarı aşıldığında; hemen geri bildirim sinyali veren bir alet tasarlıyor.
Düşünün ki bu projeler teknolojik olarak üniversitelerde bitirme projesi adı altında yapılırken dahi zor olurken, bundan 1200 sene evvelinden Beni Musa Kardeşlerin eliyle; bu kadar teknolojik olmasa bile ortaya konulabilmiştir.

En küçük kardeşimiz olan Hasan ağabeye gelecek olursak; kendisini geometrinin üstadı olarak tanıtmakta hiç bir sakınca görmeyiz. Hasan ağabey, o dönemde geometride o kadar uzman bir hale geliyor ki; o asra ait alimlerin çözememiş olduğu tüm geometrik problemleri kolaylıkla çözebiliyor. Analitikten, üç boyutlusuna kadar geometri ilmine tamamen vakıf olduktan sonra eğrilerle ilgilenmeye başlıyor. Bu ilmi de kapan abimiz, eliptik eğriler hakkında bir kitap yazmış. İnanılmaz bilgilerle formülüze edilmiş olan bu kitap, yüzyıllarca Batı İlim Dünyasında temel kaynak olarak kullanılıyor.

Musa kardeşlerin üçü de kendi ilim dallarında gerçekten ilerleme yolunda geriye inanılmaz eserler bırakıyorlar. Kendilerinden sonra gelenler, adeta onlar tarafından bırakılanları inceleyerek ilerideki çalışmalara yön veriyorlar. Hepsi ayrı dallarda çalışıyor gibi görünse de Musa kardeşler sürekli beraber yaşıyor ve beraber çalışmalarını sürdürüyor. Hatta birlikte yaptıkları en önemli iş; "Dünyanın çevresini eşit parçalara bölerek, boylam uzunluğunu ölçmek" oluyor. Bu şekilde dünyanın çevresini yaklaşık olarak 39.000 km olarak hesaplamışlar.
Gariptir ki; şu anda yüksek teknolojili cihazlarla yapılan ölçümlerde; dünyanın çevresi 40.000 km olarak hesaplanmıştır. Bundan 1200 sene evvelinden, bu sonuca çok yakın bir değerin bulunması, Musa Kardeşlerin ilimdeki yüksek derecesini gösteriyor. Bu arada bu çalışmaların hepsi Halife Me'mun'un emriyle Sincar'da gerçekleşiyor.

Musa kardeşlerin yaptığı hesaplamalar inanılmaz dakik ve ince olduğundan ötürü, bu adamlar resmen, kendilerinden önce olan tüm hesaplama usüllerini geride bırakmışlar. Batlamyüs'ü bile...
Kendilerinden tam bir buçuk asır sonra gelen Biruni, Musa kardeşler için; "Yaptıkları ilmi hesaplamalar son derece güvenilir ve hassas. Bu alimler ilmi araştırma metodunu tesis etmişlerdir." sözünü söylemiş.

Ömürlerini ilmi araştırmaya adamış olan bu alimler; Bağdat Köprüsü civarında büyük bir rasathane yaptırıp; astronomik gözlem ve araştırmalarda bulunmuşlardır. Kendilerinden sonra gelen İslam ve Batı Alimleri için müracaat merkezi olmuştur.

Buyurun kardeşlerim; Musa kardeşlerin ilim hikayesi özetle böyle. Ve bunlar gibi nice insanlara, alimlere sahibiz. Bunları bilmekle hiç bir zaman zarar etmeyeceğiz.. İnsanlık adına katkıda bulunan ve bilimle uğraşan her insana elbette gıptayla bakıp tebrik edeceğiz fakat asla ağzı açık olarak bakmamamız gerektiğini bilmemiz gerekir. Nitekim bilim; her canlıyı aynı çatı altında toplayabilen nadir olgulardandır. Sürekli ileriye doğru adım atıp, bazen başımıza geriye çevirmemiz gerekecektir. Örnek alıp bir adım daha atabilmemiz için bize ait olanın üstüne hep yeni şeyler koyabilmeliyiz. Maalesef çoğumuz değil bilmek ya da bilmemek; Neyi bilmediğimizi dahi bilmiyoruz.. Öğreneceğiz ve ilerleyeceğiz. İlim ve irfan yolunca hak bir şekilde ilerlemek dileğimle...

Blog yazımı sonuna kadar okuyan tüm arkadaşlara teşekkür ederim. Mail bildirimleri almak isterseniz yukarıdaki "Abone Ol" kısmından bloğuma abone olabilirsiniz.

Yusuf Cihan YEL

Yorumlar

  1. “İnsan bu dünyaya ilim ve dua vasıtası ile tekemmül etmek için gönderilmiştir.”’i unutmadan yaşamak nasip olur inşAllah.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bu yorumu her zaman kulağıma küpe edeceğim. amin

      Sil
  2. Yeni kategori hayırlı olsun inşallah.
    Hepimiz için.
    Böyle değerli yayınların var olması beni çok mutlu ediyor ..eksik olmayın Allah niyetinizi muhafaza etsin.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Allah razı olsun teşekkür ederim, asıl bu güzel yorumunuz beni mutlu etti. Sağolun

      Sil
  3. İlim ilim bilmektir/ ilim kendin bilmektir/ sen kendin bilmezsen/ ilim nice okumaktır. Y.emre ;)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Kendimi de bilelim maddeyi de bilelim. Allah kendini kaybettirip başka arayışıya sürüklemesin inşallah :)

      Sil

Yorum Gönder