Placebo ve Nocebo Etkileri



Merhabalar sevgili dostlarım. Uzun zamandır blogta görüşememiştik, araya giren zamandan sonra nihayet yeni bir yazıyla dönüş yapabildim. Bu sefer ki yazıda placebo ve nocebo etkilerini referans alarak bilinç altı ve beden ilişkisi hakkında bir yazı yazmak istedim. Önce bu kavramların ne olduğuna deyinelim.

Placebo etkisi; sahte tedavi yöntemlerinin zihne kabul ettirilmesiyle alınan gerçek sonuçlara deniyor. Yani mesela başınız, mideniz veya herhangi bir yerinizde ağrı hissettiğiniz zaman, size verilen hap gerçekten bir ağrı kesici değil bir bonibonsa ve siz onu ilaç zannederek içtiyseniz, inanılmaz bir şekilde bahsedilen yerdeki ağrılarınız hafifliyor. Zihnin bunu ilaç kabul etmesiyle iyileşme sürecini başlatması, onarımlara yol açıyor. Bu etki ilk olarak 2.Dünya Savaşı'nda askerlerini tedavi eden Henry Beecher tarafından bulunuyor. Askerlerine enjekte edecek ağrı kesici morfin kalmadığı zaman onlara çaresizce tuzlu su çözeltisi veriyor ve hastaların %40'ında ağrı kesici bir etki olduğunu gözlemliyor. Bu da bize zihnin, beden üzerindeki etkisini gösteriyor.
"BEKLENTİ" bu olayda çok etkin bir rol oynuyor, hatta bazı araştırmalarda bu etkinin genetik olduğu bile ispatlanmış.
Bir insan kendi vücudunda ne kadar fazla dopamin salgılıyorsa, placebodan da o kadar olumlu etki alıyor. Elbetteki bu olay tüm hastalıkların tedavisidir diyemeyiz fakat insan psikolojisinin önemini anlamak için bile yeterli bir referans noktası. Sadece şu noktadan bile ele aldığımızda psikolojinin ne kadar büyük bir derya olduğunu ve etkilerinin ne derece önemli olduğunu görebiliyoruz.

Mesela moralinizin bozuk olduğu zamanları düşünün. Açık konuşalım, çoğumuz böyle bir ruh hali içindeyken adeta "Allah ne verdiyse" tarzında yaşarız. Planlarımız ve hedeflerimiz askıya alınmış gibi davranırız fakat deyim yerindeyse işler tıkırında giderken hedefleri belirleyip, yol haritası çizmek daha kolaydır. Çoğu zaman kolay olanı görmezden gelip, zor olanı seçerek kendimize eziyet ediyoruz. Bir yazıda pozitif enerjinin oluşturduğu etkinin, negatif enerjiye göre kat ve kat daha güçlü olduğunu okumuştum. Atalarımız boşuna "İyi düşün, iyi olsun" dememiş. Bunu herkesin yapmasını beklemek elbette ki çok zor, yaşadığımız çağ gereği psikolojik baskıların altından geçerek ilerliyoruz. Hepimizin sorunları ve sorumlulukları birbirinden çok farklı, bu yüzden koşullara bağlı olarak durumları zor olarak değerlendirebiliriz fakat kolay olsaydı herkes yapardı öyle değil mi ? Bazen yaşanan her şeyin bir sebebi olduğunu düşünmek, harika bir motivasyon yöntemi bana göre. Nasıl bir durumdan çıkarsak çıkalım, kendimize "Bu işin sonucunda kazancım ne oldu" diye soralım. Bırakalım zihnimiz sadece olumlu cevapları arasın bulsun, onun için yollar üretsin. Bir zamandan sonra bunun yaşantımız olduğunu görmek bence hayatlarımızda büyük bir değişiklik yapacak. Bir de bunun tam tersine sahip psikolojileri ele alalım;
Mesela "hastalık hastası" lafını hepimiz çok duymuşuzdur. Bu tür insanlar, hiç bir hastalıkları olmadıkları halde kendilerini hasta zannederler. Saçlarının döküldüğünü zannettiği için telaşlanıp bir süre sonra gerçekten saçları dökülen insanlar tanıyorum veya sınav haftasında hasta olmaktan korktuğu için her sınav haftasında gerçekten hasta olan insanlar biliyorum. İşte bu olaya da "Nocebo Etkisi" deniyor. Placebo, pozitiflikten faydalanarak onarım işlemi yaparken, nocebo ise korku ve kuruntulardan beslenerek gidişatı kaosa sürükleyebiliyor. Yukarıda da bahsettiğimiz gibi insan ne kadar çok dopamin salgılıyorsa; yani ne kadar mutlu hissediyorsa placebodan da o oranda fazla etki alıyor. Durum diğer türlü olunca da sonucun ne olacağı ortada.

Sadece bu iki fenomen bile bize bilinç altının ne denli farklı bir fabrika olduğunu gözler önüne seriyor. Adeta her tohumu filizlendiren verimli bir toprak misali... Oraya ne atıyorsak, o filizleniyor, dallanıp budaklanıyor.
Korku ekiyorsun orman oluyor. Sevgi ekiyorsun çiçek bahçesi oluyor. Bu yüzden bir çıkmazı yoluna sokmak için veya bir işi rayında yürütebilmek için ilk etapta olumlu düşünmenin işe yaradığına inananlardanım.Joseph Murphy "Bilinç Altının Gücü" kitabında şöyle bir şeyden bahsediyor.

"Düşünce, bilincin yani akıl yürüten zihin organı olan serebral kortekste sinirsel atış örneği olarak algılanır. Bilinç bu düşünceyi kabul ettiğinde, bu düşünce artık diğer bölümlere aktarılır ve deneyimlere dönüşür."

Yani yaşarız :)) Neyi düşünürsek, ona dönüşürüz. İyi olmak ve iyi kalmak varken, nocebo kuyusuna düşenlerin vay haline ! Şebnem ferahın da bir şarkısında söylediği gibi "Her gün güneş doğar, yeter ki açık olsun perdeler..."

Yaşadığımız vakte şükredelim, perdeleri sıyıralım, günü selamlayalım ve oksijeni içimize çekip yola çıkalım. Evlerimiz de, zihinlerimiz de aydınlık olsun, gözlerimizin içi parlasın. İyi düşünelim, iyi olalım dostlarım.

Teşekkürler...

Yusuf Cihan YEL

Blog yazımı okuyan herkese çok teşekkür ederim.
Tüm yazılara ulaşmak için bu bağlantıya tık yapabilirsiniz.

Yorumlar

  1. Ben de noceboluk var anlasilan, güzel yazı tebrikler

    YanıtlaSil
  2. Güzel bir yazı olmuş tebrik ediyorum :)

    YanıtlaSil
  3. Ben șöyle düșünüyorum (bilimsel değil deneyimlerim üzerinden) çaresizlik insanı felç ediyor ve bir ilaç olması fikri nefes almayı sağlıyor adeta bu umudun etkisi

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Katılıyorum. İnsanlar olarak, lafın her daim yerini bulduğu bir dünyada yaşıyor. Ağızdan çıkan lafın yolu da doğal olarak düşüncelerden geçiyor. Bu umudun gücü de olabilir, umutsuzluğun yıkımı da

      Sil
  4. Çok güzel bi yazı olmuş bende pozitif düşüncenin gücüne inanıyorum, üstelik nocebo etkisi kendini gerçekleştiren kehanet olarak Türkçemizen kazandırılmış bildiğim kadarıyla ☺️

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bilmiyordum öğrendiğim de iyi oldu. Teşekkürler:)

      Sil

Yorum Gönder